18 Ekim 2010

Neden Karanlık?

İnsanlık çağlar boyunca karanlıktan oldum olası hazzetmemiş. Antropologlara göre bu korku ta insanımsılardan, atalarımızın daha avcı toplayıcı olduğu dönemlerden bize kalan bir miras. Tehlikeyi gelirken görememek, ona karşı savunmasız duruma düşmek demek. İnanmadınız mı? Hayret! Gezegenimizde milyarlarca insan değişik adlarla anılan bir varlığın insanın erkeğini çamuru yoğurarak, dişisiniyse onun kaburga kemiğinden yarattığına pekala inanmakta. En azından ilkinin iler tutar bir tarafı var.

Birbiriyle görünüşte ilişkisiz bu iki savın gayet üstü örtük bir bağıntısı var halbuki: bu kadim korkunun çıkarları korumak için kullanılması. İster din adamları (ya da ender de olsa kadınları), ister baskı grupları, ticaret erbabı veya politikacılar olsun, menfaatlerini korumak için kitleleri hep karanlıkla tehdit etmiş. Varolan düşünüşe ters çoğu şey karanlıkla  özdeşleştirilmiş. Naçizane iddiam elbette kara yaftası yapıştırılmış herşeyin iyi olduğu değil elbette; yalnızca baskın güdünün çıkar olduğunu savunuyorum.

Burada karanlıkla hasbelkader bile olsa kara çalınmış (dilimize de girmiş) hemen her konuya ve kavrama ışık tutmaya çalışacağım. Ne de olsa aydınlık iyidir, öyle değil mi? Korkunuz geçtiyse karanlık tarafa hoşgeldiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder