Farklı ve çok sayıda sitenin bakım ve takibini yapmak giderek zorlaştı. Bu yüzden, bazı yazıları ve siteleri konsolide etmek zorunda kaldım. Buradaki çoğu yazı tematik yakınlığından dolayı Dördüncü Göz'e aktarıldı.
Sevgiyle kalın.
Karanlık Taraf
O praeclarum custodem ovium lupum!
01 Kasım 2013
14 Aralık 2010
Örümcek Kadın
Mitolojide, örümcek çoğu kez bilge ve duyarlı diye anlatılır; ağı kaderin çıkrığıdır. Tanrıça ağın ortasındadır ve ağı o örer, dünyayı örerek var eden odur. Navajoların büyük ana tanrıçası örümcek kadına belki de bu yüzden bir çok Kuzey Amerika yerli kabilesinin efsanelerinde rastlarız. Bazen yıkıcı olduğu olsa da, genellikle verici tasvir edilir. Dünyayı şarkısıyla yaratmış, Navajo kadınlarına dokuma yeteneğini o bahşetmiştir; dokuyanların ellerine onun ruhu rehberlik eder. Navajolar günümüzde bile yeni doğan kız çocuklarının ellerini örümcek ağıyla ovarlar ki bu zanaat yitip gitmesin ve nesilden nesile aktarılsın. Örümcek Kadın Arizona, de Chelly kanyonundaki boyu yaklaşık 250 metreye ulaşan Spider Rock, yani Örümcek Kayası'nın tepesinde yaşar, oradan çocuklarını izler ve gözetir.
Puebloların örümcek kadını güneşin büyükannesidir. Adı hiç bir zaman yüksek sesle dile getirilmez. Dünyayı canlılarla dolduran, Pueblo, Tewa ve Kiwa kabilelerine ateşi veren odur. Hopi ve Pawneelere göreyse örümcek kadın insanı dört çeşit topraktan - beyaz, siyah, kırmızı ve sarı - yaratmış, tükürüğüyle ıslattığı kile insan formunu vermiştir. Ayı yaratan, yaşamı verip alan odur, ayrıca avcılık ve tarımla bağlantısı vardır. Cherokeelerin Büyükanne Örümceği ise güneşi yaratmış, ateşi hediye etmiş ve onlara çömlekçiliği dokumayı ve kutsal ayinin nasıl yapılacağını öğretmiştir.
Her kabilenin onu algılaması biraz farklılık gösterse de tek bir şey ortaktır: dünyadaki hayatın sebebi odur. Bazı kabileler evrenin onunla başladığına inanır.
Puebloların örümcek kadını güneşin büyükannesidir. Adı hiç bir zaman yüksek sesle dile getirilmez. Dünyayı canlılarla dolduran, Pueblo, Tewa ve Kiwa kabilelerine ateşi veren odur. Hopi ve Pawneelere göreyse örümcek kadın insanı dört çeşit topraktan - beyaz, siyah, kırmızı ve sarı - yaratmış, tükürüğüyle ıslattığı kile insan formunu vermiştir. Ayı yaratan, yaşamı verip alan odur, ayrıca avcılık ve tarımla bağlantısı vardır. Cherokeelerin Büyükanne Örümceği ise güneşi yaratmış, ateşi hediye etmiş ve onlara çömlekçiliği dokumayı ve kutsal ayinin nasıl yapılacağını öğretmiştir.
Her kabilenin onu algılaması biraz farklılık gösterse de tek bir şey ortaktır: dünyadaki hayatın sebebi odur. Bazı kabileler evrenin onunla başladığına inanır.
Labels:
cherokee,
hopi,
kiwa,
mitoloji,
navajo,
pawnee,
pueblo,
tanricalar,
temel-bilgiler,
tewa
11 Aralık 2010
Tanrıça Lat
Lat ya da al-Lat bildiğimiz bir isim; Hz. Muhammed'in Kabe'ye girdikten sonra yıktığı putlardan biri ve çoğumuzun bilgisi de bununla sınırlı. İslam öncesi orta ve Kuzey Arabistan'ın değişik şeylerle ilişkilendirilen karmaşık tanrıçalarından biri ve eğer bir karşılaştırma yapacak olursak Yunan'ın Athena ve Roma'nın Minerva'sıyla eş düzeyde, Herodot ise onu Afrodit'le bir tutmuş:
Taif'te beyaz taştan küp şeklindeki tapınağı ona inananlarca kutsal edilirdi ve özellikle kadınlar bu taşın çevresinde dolanırdı. Lat'ın dişi Allah olduğunu iddia edilmişse de LT/LH kökleri farklı olduğu için bu savlar biraz havadadır.
Şeytan ayetlerinin kahramanı olarak da tanırız Lat'ı. Muhammed'in Şeytan tarafından kandırılıp Kur'an'a ekledikten sonra çıkardığı iddia edilen Uzza ve Manat'la beraber Allah'ın tapılmasını istediği üç tanrıçadan biridir.
Lat Dünya'yı temsil eder ve ana tanrıça olarak bilinir fakat güneş, ay ve Venüs gezegeniyle de ilişkilendirilmiştir.
Asurlular Afrodit'e Mylitta, Araplar Alilat, Persler Mitra diyor (Herodot Tarihi I:131).
Taif'te beyaz taştan küp şeklindeki tapınağı ona inananlarca kutsal edilirdi ve özellikle kadınlar bu taşın çevresinde dolanırdı. Lat'ın dişi Allah olduğunu iddia edilmişse de LT/LH kökleri farklı olduğu için bu savlar biraz havadadır.
Şeytan ayetlerinin kahramanı olarak da tanırız Lat'ı. Muhammed'in Şeytan tarafından kandırılıp Kur'an'a ekledikten sonra çıkardığı iddia edilen Uzza ve Manat'la beraber Allah'ın tapılmasını istediği üç tanrıçadan biridir.
Lat Dünya'yı temsil eder ve ana tanrıça olarak bilinir fakat güneş, ay ve Venüs gezegeniyle de ilişkilendirilmiştir.
06 Aralık 2010
Dimmu Borgir - Stormblast (2005)
Stormblast (2005) Norveçli küçük grup Dimmu Borgir'in kara metal standartlarınca şaheser kabul edilebilecek üçüncü albümlerinin tekrar kaydı. Grubun başarısında albümün katkısı büyük olmuştu ve Dimmu daha önce yayınlanmamış iki şarkıyı ve 2004 San Antonio Ozzfest'teki performanslarını da bir DVD içinde toplayarak hayranlarına sunmuştu. CD'den "Sorgens Kammer Del II" ABD'de hayli sükse yapmıştı.
Stormblast 2, çok daha büyük, daha karanlık ve gerek sevenlerinin, gerekse yeni dinleyeceklerin kaçırmaması gereken bir yapıt; grubun klasik ve kara metal temelini oldukça güzel yansıtmış. Müziğin gizemli, kötücül yapısı, Shagrath'ın olağanüstü vokalleri, grubun artık olgunlaşıp epey yol katetmiş olduğunu belirgin göstergesi; Reno Kiilerich ise davulda tabiri caizse tam anlamıyla döktürmüş. Farklı tatlardan hoşlananlar için.
09 Kasım 2010
Laieikawai Efsanesi
Hawai'nin gökkuşağı tanrıçası La'ieikawai, ikiz kızkardeşi La'ielohelohe ile birlikte Oahu'da doğmuş. Efsaneye göre, karısının kız çocuk doğurmasına sinirlenen babaları karısı erkek çocuk doğurana dek bütün kızlarını öldüreceğine yemin etmiş. Bu yüzden büyükanneleri onları yetişkin olana kadar saklamak zorunda kalmış.
La'ieikawai'nin güzelliği dillere destanmış. Yüzünü bir kez görebilmek için uzak köy ve adalardan kabile şefleri büyükannesinin onu gizli sığınağından çıkardığı zamanlar ziyarete gelirmiş. Gökkuşağna benzer bir giysisi varmış ve o nereye giderse gökkuşağı da onu takip edermiş.
Nihayet, La'ieikawai güneş prensi ile evlenmiş ve hep onu izleyen gökkuşağı aydaki yeni evine gidebilmesi için ona merdiven olmuş; zira, güneş onun için biraz fazla sıcakmış. Herşey mutlu mesut giderken dünyayı ziyaret eden prens onun kızkardeşine rastlamış ve abayı yakmış. Allem etmiş, kallem etmiş ve kızcağızın sevgisini kazanmış.
Kocasının yokluğundan kaygılanan La'ieikawai Kahakaekaea tapınağına gidip bilgi kasesinden acı gerçeği öğrenmiş. Sadakatsizliğini tanrılara şikayet etmiş ve prense dolaşan hayalet olma cezası verilmiş. Hawai'nin ilk hayaleti (lapu, haw.) böylece ortaya çıkmış.
Günümüzde bile La'ieikawai'ya ka wahine o ka liula, Alacakaranlığın, Sisin ve Serapların Hanımı diye tapılmaktadır. Oahu'da derinliği bilinmeyen ve okyanusa çıkan bir kuyu olduğuna inanılır. Waiapuka denilen kuyu, vakdi zamanında La'ieikaeai'nin saklanmış olduğu mağaraya giden gizli bir geçittir.
La'ieikawai'nin güzelliği dillere destanmış. Yüzünü bir kez görebilmek için uzak köy ve adalardan kabile şefleri büyükannesinin onu gizli sığınağından çıkardığı zamanlar ziyarete gelirmiş. Gökkuşağna benzer bir giysisi varmış ve o nereye giderse gökkuşağı da onu takip edermiş.
Nihayet, La'ieikawai güneş prensi ile evlenmiş ve hep onu izleyen gökkuşağı aydaki yeni evine gidebilmesi için ona merdiven olmuş; zira, güneş onun için biraz fazla sıcakmış. Herşey mutlu mesut giderken dünyayı ziyaret eden prens onun kızkardeşine rastlamış ve abayı yakmış. Allem etmiş, kallem etmiş ve kızcağızın sevgisini kazanmış.
Kocasının yokluğundan kaygılanan La'ieikawai Kahakaekaea tapınağına gidip bilgi kasesinden acı gerçeği öğrenmiş. Sadakatsizliğini tanrılara şikayet etmiş ve prense dolaşan hayalet olma cezası verilmiş. Hawai'nin ilk hayaleti (lapu, haw.) böylece ortaya çıkmış.
Günümüzde bile La'ieikawai'ya ka wahine o ka liula, Alacakaranlığın, Sisin ve Serapların Hanımı diye tapılmaktadır. Oahu'da derinliği bilinmeyen ve okyanusa çıkan bir kuyu olduğuna inanılır. Waiapuka denilen kuyu, vakdi zamanında La'ieikaeai'nin saklanmış olduğu mağaraya giden gizli bir geçittir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)